Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

17 Kasım 2007 Cumartesi

Şu Demokrasi Dedikleri...

Batı’nın Kant’ının, Marks’ının, Mozart’ının değil; despotluğunun, faşizminin, sömürgeciliğinin tüm ezilen ulusları kemirdiği çağlar… Şimdiki gibi renkli ekranlar üzerinde verilen tatlı afyonlarla da değil... Elindeki kapital kırbacıyla Viyana’dan doğuya, güneye doğru acımadan vurduğu çağlar... En hür olması gereken aydınların bile en iyi olasılıkla ulusunun iyiliği için manda seçeneklerini düşündüğü çağlar. Kimsenin bağımsızlığı aklının ucundan bile geçiremediği çağlar...

İşte bu yıllarda harap bitap olmuş, ulus olduğunun farkında olmayan, cesareti olmayan ama tarihi boyunca da kolay kolay boyunduruk altına da girmemiş bir millet... Savaşlardan savaşlara gidilmiş, ağır bir antlaşma ile her yeri zincirlerle bağlanmış bir millet...

Bu millet için değişik hizmetlerde bulunmuş, akıllı, ileri görüşlü, aydın, anti-emperyalist, ilerlemeci, çok yönlü bir asker... O korkulu günlerde herkesin en iyi olasılıklı manda arayışındayken, istiklal-i tam diyebilmiş bir asker. O yıkkın ulusu en zor şartlarda önce zincirlerinden kurtarıp, sonra yaşaması için gerekli gücü verebilmiş bir komutan... O yıkkın ulusa çağdaşlığı getirmiş bir başkan... Çağdaşlığı yaygınlaştırmak için il il dolaşmış bir başöğretmen... Düvel-i muazzama ya başkaldırmış bir kahraman...

Ve O, demokratik sisteme geçmek istemesine rağmen; en büyük demokrat o iken, yeterli şartların oluşmamasından(gerici olmayan Fethi Okyar’ın partisine bile gericilerin toplanması gibi...) ötürü tek partili sistemin Ebedi Şef’i... Ve o bir diktatör(müş)…

Yıllar yıllar geçmiş ve O’nun kurduğu okullarda okuyup, O’nun verdiği imkanlarla başa geçenlerin amansız aymazlığı mı, sapkınlığı mı, hayır! Hayınlığı...

O; cumhuriyete, ulusal egemenliğe inanırken diğerleri hilafetin, saltanatın peşindelerdi. Kim miydi bunlar bağımsızlık savaşı kahramanları Karabekir Paşa gibileriydi. Ama şimdi gelin görün ki 2.Cumhuriyetçiler(2.Tanzimatçılar mı desek?) emperyalizmi ve bölücüleri de arkalarına alıp konuşuyorlar. Gazi’nin kurduğu Cumhuriyet’i aşağılık bir sistemmiş, diktatöryel bir rejimmiş gibi anlatan, hilafetçilerin geleneğinden gelen neo-liberaller, neo-İslamcılar, fettullahçılar… Demokrasinin D’sini bilmeyen %47’yi görüp saltanatını duyuran gericiler... Ve bunlar demokrat, Kemalizm gericilik…

Dini siyasete alet ederek, odun, kömür dağıtılarak, medya satın alınarak, halk planlı bir biçimde cahil bırakılarak elde edilen %46,7 ve onun karşısında halkı özgür düşünmeye sevk eden, sanatı ve bilimi Anadolu’nun her köşesine yaymaya çalışan bir ideoloji. Hangisi mi gerici? Aydın Doğan ve Fettullah Gülen’den mi duymak istersiniz? Yoksa Aziz Nesin’den, Bahriye Üçok'tan ya da Uğur Mumcu’dan mı? Ya da en iyisi ön yargılarınızı bırakabildiğiniz kadarıyla bırakıp, kendiniz karar verin!

İşte böyle bir şeydir, şu demokrasi dedikleri… Demokratım diyene kılıç çekmeyeceksin, ona karşı olan varsa demokrasi düşmanı ilan edeceksin.

Emrah ÖZDEMİR

1 yorum:

Gökhan DAĞ dedi ki...

Çok etkilendiğimi söylemesem sana haksızlık etmiş olurdum. Söylediklerine tamamen katılıyorum; ve benim de eklemek istediğim ufak tefek bir şey var. Şu an o tatlı afyonların verildiği ekranlarda dönen bir mükemmellik var. Ata'mızın canlandırıldığı o muhteşem reklam; fakat o muhteşem reklama şunu da koymaları lazım: "Senin öldükten sonra için kan ağlamaz mı Ata'm. Ağlar çocuk ama elimden bişey gelmez."

Elinden bir şey gelecek olanlarız. Teşekkürlerimle.

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog