Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

14 Aralık 2007 Cuma

Dış Politikada Neler oluyor?

Türkiye dış politikada çok vahim günler geçiriyor. Dış politikadaki bu kara tablo Türkiye' nin bu güne kadar kazandığı kazanımların yok olmasına sebebiyet vermektedir. Dış politikada bu kadar yetersiz olunmasının sebepleri arasında birçok neden vardır. Ama bunlardan iki tanesi çok önemli unsurdur. Birincisi, dış işleri bakanlığı' nın dış politikayı ticaret gibi algılaması ve ticaret yapar gibi dış politika izlemesidir. Bu konu hakkındaki önemli ve vahim bir örnek ise sayın dış işleri bakanı Ali Babacan Brüksel' e bakanlığı döneminde dört kez gitmiştir. Toplantı için gittiği bu dört gezisinin üçünde toplantılara hiç katılmadan sadece alışveriş yaparak Türkiye' ye geri dönmüştür. Türkiye Cumhuriyeti' nin dış işleri bakanı görevini bu şekilde iştirak ederse ve dış politkayı alışveriş yapmak için kullanırsa bu noktada, dış politikada nasıl bir başarı alabiliriz cevabı size kalmış. İkinci neden ise, dış politikadaki tecrübe yetersizliği ve görev dağılımındaki çarpıklıktır. Bu konuya ait vahim örnek ise; 2015 yılında yapılacak olan Expo fuarı için sayın cumhurbaşkanı Abdullah Gül' ün Fransa' ya gitmesidir. Fransa' da yaptığı görüşmelerden sonra fuarın 2015 yılında İzmir' de yapılmasını istemiştir. Ama bir fuar için bile devreye sayın cumhurbaşkanı giriyorsa bu devletin dış işleri ne işe yarıyor sorusu akla geliyor. Bu kadar komik duruma düşen bir dış işleri bakanlığı dünyanın hiçbir yerinde yoktur herhalde.

Türkiye özellikle AB sürecinde çok önemli yaralar aldı son günlerde. Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy' nin girişimiyle Türkiye' nin adaylık ile üyelik konusu ayrıldı. Bu demek oluyor ki, Türkiye' nin AB' ye katılma ümitleri çok büyük yara almıştır. Ama ne kadar kötüdür ki, bu kadar önemli haber bizim dönek medyamızda hiç yer almadı. Hatta yer verenler ise Sarkozy' e hakaret etmekten hiç çekinmediler. Tüsiad başkanı Arzuhan Yalçındağ koskoca Fransa Cumhurbaşkanı' na patalojik rahatsızlığı var deme gafletinde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti' nin resmi bir makam başkanı başka bir ülke cumhurbaşkanı'na, kişi her kim olursa olsun nasıl hakaret edebilir? Yarın Fransa ile ilişkilerimiz düzelirse o ülke cumhurbaşkanın yüzüne nasıl bakacak bizim devlet başkanlarımız? Böyle bir hakareti yapmayı kimden ve ne hakla alıyor bu şahış?

Sayın başbakan Sarkozy' nin bu davranışı üzerine onu dönek olmakla suçladı. Oysa Sarkozy girdiği seçimleri Türkiye' ye karşı yapmış olduğu muhalefet sayesinde kazandı. Sarkozy' i Türkiye' yi satmakla suçlayan sayın başbakan' ın bu sözleri onun bu günleri ve geçmişi hiç iyi algılamamasından kaynaklanmaktadır. Oysa Sarkozy' nin Türkiye karşıtlığı savur sultan tarafından bile duyulmuştu. Türkiye Cumhuriyeti başbakanı bu durumu görememiş ise pes doğrusu. Başbakan demişken şu küçük notu hatırlatmak istiyorum. Sayın Bill Gates Türkiye' ye geldiğinde sayın başbakan Bill Gates' ten Microsoft' un Türkiye' ye yatırım yapmasını hatta bunun için gerekli araziyi tahsis edebileceklerini söylemişti. Bu söz üzerine Bill Gates başbakan' a bunun için 1000 adet yazılım ve bilgisayar mühendisine ihtiyacı olduğunu söylemiş. Başbakan bu söz karşısında afallamış ve yanındaki danışmanlarına bu konuyu sormuş. Yanındaki danışmanları ancak beş yıl sonra bu kadar mühendise sahip olacağımızı söyleyince Bill Gates gülmemek için kendini zor tutmuş. Yani sizin anlayacağınız Türkiye içi boş bir teknoloji çöplüğüdür. Bugün Amerika' da 8 milyon mühendis varken bizim ülkemizde yılda en fazla 8 bin mühendis yetişmektedir.(Bunun içinde jeoloji ve ziraat mühendisleri de dahil)

Sözün özüne gelince kendimizi bu kadar büyük görmekten bir an önce vaz geçerek, önümüze bakmalıyız. Dış politikada bu kadar beceriksiz oluşumuzu başka ülke devlet başkanlarına hakaret ederek ve onları suçlayarak gölgelemeyiz. Onların eline o kozları vermeden önce bir şeyler yapmazsak sonra bu kadar gülünç duruma düşeriz. Dış ülkelere yapacağımız gezilerde alışveriş yapmaktan, biraz da toplantılara katılmaya vakit ayırmalıyız kanısındayım. Bilmem yanılıyormuyum? Cevabı size kalmış...


Mehmet Saim Som

1 yorum:

Gökhan DAĞ dedi ki...

Başarılı gözlemler, tebrik ederim.

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog