Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

7 Nisan 2008 Pazartesi

Ne Dedin Sen? Çatt...

Aslında bugün, Dünya Ormancılık Günü'nde, Ormanlarımızı, kendileri gibi bir yığın odun ve arazi olarak görenlerin Meclis'e verdikleri "ORMAN ALANLARININ, TURİSTİK TESİS KURULMAK ÜZERE KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI‘NA TAHSİSİ, YASA TASLAĞI" adındaki dalavereden bahsetmek için çalışmıştım.

Ama ilginç bir tesadüfle muhteşem bir videoya* rastladım.
7 Mayıs 2007'de, Fox Tv'de, Doğu Perinçek'in konuk olduğu,Çapraz Ateş programıydı bu.
Programı Reha Muhtar ve Mehmet Ali Ilıcak sunuyor.
Konuklardan biri; anası, Nazlı Ilıcak.
Diğeri İnsan Konuşmasına Benzemeyen Sesler çıkaran bir amca.

Doğu Perinçek RTEnin meşhur diz dibi pozisyonunu gösteren kitabını uzatıyor kameralara. Kitabın adı "Tayyip Erdoğan'ın Yüce Divan Dosyası"
Ve anlatıyor.2004 yılı Mart ayında Niğde Ulukışla'da Yerel Seçimler'de akepe seçim minübüs'ünün üstünde şöyle yazıyor;

"84 Yıllık Karanlığa SON!" Açıklıyor; 84 yıl geriye gittiğinizde, 1920, yani İstiklal Savaşının başlaması ve Saltanat'ın bertaraf edilmesiyle, onların karanlığının başlangıcına ulaşıyorsunuz.

İkinci bir örnek olarak, Akepe Isparta Milletvekili Recep Özer'in;

"84 yıllık pisliği temizlemeye çalışıyoruz."

sözünü gösteriyor.Perinçek bunları sayıp,

"Bunlar Cumhuriyet düşmanıdır. Vatan düşmanıdır."

dediğinde ana Ilıcak'la, yanındaki amca bir ağızdan,

"Kim?? Ak Parti mi?? Hahahaaytt" diye gülmeye başlıyorlar ve Nazlı Ilıcak haklı çıkmaya çalışırken ağzından golden shot'ı çıkarıyor;

"Temsil Şeysi Var mı? Partiyi temsil mi ediyor?? Eğer böyle birşey olsa partiye kapatma davası açarlar " deyiveriyor.

Demek ki neymiş?

Eğer bunlar yapıldıysa ve söylendiyse(ki yapıldı, ki söylendi),
Bunu yapan edenlerin de, partiyi temsil şeysi varsa(ki var. akepe teşkilatı ve milletvekilinden bahsediyoruz!),
O zaman partiye kapatma davası açarlarmış.

Yani Neymiş Nazlı ablacığım.

Yargıtay, Ak Partiyi iktidarsızlaştırmak için ve sadece türban yüzünden kapatma davası açmamış.

Zaten size o programda anlatılanlar doğru olduğunda bile, kapatma davası açılabiliyordu değil mi? Peki o zaman kapatma davası açıldıktan sonra aşağıda yazdığınız yazılar,nasıl desek biraz, yalan olmuyor mu?

"AK Parti'yi iktidarsızlaştırma girişimi
Keşke Yargıtay Başsavcısı'nın, sadece hukuki mülâhazalarla hareket ettiğine ve Anayasa Mahkemesi'nin de, evrensel ilkeler doğrultusunda bir karar vereceğine inanabilsek. Fazilet Partisi'ni kapatma kararının siyasi olduğunu bizzat Yüksek Yargı'nın bir üyesi, Haşim Kılıç açıklamamış mıydı? Şu anda Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliği hakkında karar vermeye hazırlanıyor. Diyelim ki, yetkisini aştı, şekil şartlarının yerine gelip gelmediğine bakacağına esasa da girdi. Kapatma davasıyla "iğdiş" edilmiş bir parti, nasıl ses çıkaracak? Üstelik kapatma davası, başörtüsü sebebiyle açılmış. Anayasa Mahkemesi, esastan bir inceleme yapmasa dahi, rektörlerin ve YÖK'ün bazı üyelerinin yasakları sürdürme eğilimi mevcut. Hakkında böyle bir dava varken, AK Parti, kolay kolay bu konuda ısrarlı girişimlerde bulunabilir mi? Özetle, kapatma davası, AK Parti'yi "iktidarsızlaştırma" teşebbüsüdür. "

(http://www.sabah.com.tr/2008/03/16/haber,4A0E8F2E97B243A5A327E8E53B4F3199.html)

"Başörtüsü, don ve laiklik
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, iddianamesini, "düşünce özgürlüğü" çerçevesinde sarf edilen sözlere ve "kırmızı sokaklar", "bilbordlarda mayo yasağı" gibi, bilahare hakkında düzeltme yapılan gazete haberlerine dayandırıyor.Beni en çok şaşırtan, Cüneyd Zapsu'nun, başörtüsünü "don" ile ilişkilendiren cümlesinin laiklik karşıtı sayılması oldu. "Başörtüsünü çıkart demek, bir kadına donunu çıkart demek gibi bir şey." Muhtelif yorumlar yapılabilir: "Bu cümle, ince eleyip sık dokumadan öylesine sarf edilmiştir; kadınlar açısından inciticidir; hatta başörtüsüne karşı saygısız bir tavır içermektedir" denilebilir.Ama "laikliğe" aykırı bir cümleden katiyen söz edilemez. Laiklik, devletin temel nizamının din esaslara dayandırılmaması, inançlara karşı eşit mesafede kalınması anlamına gelir. Laikliğin, ikinci ayağı da, din ve vicdan özgürlüğüdür.Cüneyd Zapsu, acaba ne deseydi, laikliğe ters düşen bir düşünce ifade etmiş olurdu? Biraz fikir jimnastiği yapalım: - Her kadın, don giydiği gibi başını da örtmelidir. - Başörtüsüz kadınlar da, donsuz kadınlar kadar edep dışı bir davranış içindedir. Ama Zapsu, zaten, böyle konuşamaz, çünkü hem eşi ve kızlarının başı açık, hem de kendisi laik düzenin bir parçası.Özgürlüğün genişletilmesi, meselâ, "başörtülü kızların okumasına izin verilmesi" veyahut bu özgürlüğün savunulması, laiklik karşıtı bir tutum değildir; aksine, "din ve vicdan özgürlüğü" bağlamında, laiklik ilkesinin bir gereğidir. Laiklik karşıtı bir tavırdan söz edebilmek için, bir özgürlüğün ortadan kaldırılması veya sınırlandırılması gerekmektedir. Herkese başörtüsü mecburiyeti; içki yasağı; evlenmede, boşanmada, cezalarda şeriat hükümlerinin uygulanması gibi...Bugün Başsavcı'nın gerekçesinde yer alan birçok düşünce, her gün çeşitli köşe yazarları tarafından ifade ediliyor. Herkes, hepimiz, laiklik ilkesini çiğniyor muyuz? Laiklik, din düşmanlığı değildir. 28 Şubat dayatmalarını sessizce kabullenmek hiç değildir. Önce bunda anlaşalım. "

(http://www.sabah.com.tr/2008/03/17/haber,9643881979484A0E93D3561FE3C19CA4.html)

Siz kendi ağzınızla söylemişsiniz.

7 Mayıs 2007'de, Fox Tv'de, sizin de konuk olduğunuz Çapraz Ateş programında, Doğu Perinçek'in verdiği o iki örnek bile partinin görüşünü yansıtıyorsa,
Kapatma Davası Açarlar.

O zaman, İnanmıyorum, %47 oy almış bir partiye nasıl kapatma davası açılır? Bize yazık değil mi? diye çırpınmanın bir anlamı kalmamıştır.

Laikliği don lastiği gibi genişleterek , akepeli tayfanın her yaptığını mazur çıkarmaya çalışmayı bırakın ve dua edin de, 7 Mayıs 2007 de söylediğiniz bu cümle, Sevda Demirel'in Hande Ataizi'ne attığı, o meşhur tokat gibi suratınızda patlamasın.



"Ne dedin sen?? ÇATT"




Özgür Pınar Işık
* Adı Geçen Program'ın Videosu;
* Not; Eğer vaktiniz varsa ve bu programı izledikten sonra aşağıdaki adresten TRT1'de 1991 de yayınlanan bir programda, liderlerin konuşmalarını da izleyin. Siyasette, geriye doğru evrildiğimizi daha net anlayacaksınız.Bütün büyük liderler orada.Sırayla konuşuyorlar.
Bir araya gelebiliyorlar! ve ne yapacaklarına dair programlarını anlatıyorlar.
Ters görüşlerde olsalar da çoğunlukla saygı çerçevesinde. Öfkeyi hitabet sanatı saymayan bir siyasi bakış.
Her konuda geriye doğru evriliyoruz.
Zorla, hiddetle, olmadı öfkeyle.

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog