Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

25 Mart 2008 Salı

Bir Türlü Olmayan Doğumun Bitmez Sancıları

Söyleyeceklerimi duymaya hazırsındır umarım sevgili dostum.Sana güzel haberler vermeyi ne çok istediğimi bilemezsin.Ancak günlerdir Ankara'da gökyüzünde sıkıntı ve huzursuzlukla dolaşıp duran boz-gri bulutların taşıdığı bereketi bir türlü bırakamaması gibi, Türkiye de devamlı yeni sancılar çekmesine rağmen, doğumu uzayan bir kadın gibi kıvranıyor.

Yüzyıllar önce Orta asyadan gelip yurt edindiğimiz, bir kısrak başı gibi Akdenize uzandığımız Anadolu, daha önce de sayısız savaşlara ve entrikalara sahne olmuştur.

Osmanlı'nın yıkılışı da sancılı olmuştur, o küllerden doğmuş tertemiz çocuk Cumhuriyetin doğumu da.

Hain Vahdettin'in gidişine üzülenler de çıkmıştır, Mustafa Kemal'in başarışına da.

Saltanatın gidişine hırslananlar ve kabullenemeyenler de olmuştur, Kadınla erkeğin eşit olmasına da.

Bu topraklar tarih kitaplarından önce bile birçok kez ölümlerin kederini ve ölümden sonraki doğumların heyecanını taşımıştır her zerresinde.

Son zamanlarda yaşananlara, belki de bu kadar görmüş geçirmişliğinden ve bilgeliğinden şaşırmaktadır bu topraklar, bizim kadar.

Peki son zamanlarda neler oluyor bu topraklarda?

Türkiye Cumhuriyeti'nde kılıçlar kınından çıktı. Herkes safını seçti ve savaş başladı.

Yaklaşan ekonomik buhranın ayak sesleri uzaktan duyulurken, Başbakan İspanya'da velev ki.. diyerek, daha önce kesinlikle öyle olmadığını savunduğu türbanı, siyasi simgesi ilan etti.

YÖK'ün başındaki kukla ortalığı daha da karıştırdı ve üniversitelerde yeni girmiş öğrencisinden, en üst düzey öğretmenine huzur, dirlik kalmadı.

Türban Krizi, elim sende sınır ötesi operasyonu aslında birşeylerin habercisiydi.Hepimizin aklında olan, "5 Kasımda Bush'la Tayyip ne konuştu?" nun cevapları vardı buralarda çünkü.
Ancak Amerika Hac Ziyaretinin ve tanrı'larının buyruklarının ne olduğu son günlerde ayan beyan görülmeye başlandı.

Bu soruşturma başlayalı oldukça uzun süre geçti ancak, İddianamesi yok,
Kafalar iyice karışsın diye içine her türden adamı katıp karıştırdılar ve adını Ergenekon* koydular.
Görünen o ki, Ümraniye'den çıkan Ergenekon Soruşturması, öykündüğü aslına benzer bir şekilde, Amerikanın emriyle ve Amerikaya karşı olan tüm Türkleri yok etmek istercesine önüne gelen tüm engelleri göz altına alarak ilerliyor.

Akp nin yaptığı yolsuzlukları kitaba döken ve herkes tarafından okunan Ergun Poyraz 8 aydır içeri alındı.
Neden?
Akp'nin yolsuzluklarını açıkladığı için mi?
Buraya kadar eski subaylar, mafya eskileri, muhalif yazarlar, ya da onu bunu Ergenekon'la topladılar.
Hele yandaş basını görmeyin.
Breh breh breh!
Mangalda kül bırakmadılar.
Ağzımız açık "neymiş bu Ergenekon? "dedik.
Peki bu sancılar nasıl başladı?

Aslında, 5 Kasım'da, herşeye rağmen Amerika'ya gidip, Bushla görüşen, Tayyip Erdoğan'ın kapalı kapılar ardında ne konuştuğunun bilinmemesiyle başladı sancılar?

Velev ki.. den sonra uyarı gelmesine rağmen, %47 sarhoşu AKP uyarıları dinlemeyerek son hız devam edince, kapatma davası gündeme geldi.

Sonra?
Sonradan olma akpli Ertuğrul Günay'a, Beş vakit az geldi, gürledi var gücüyle, kapatma davasının nedenini öğrendik böylece.
Neymiş?
Kapatma davası Başsavcı Ergenekon'un ucu kendine uzanır diye açılmış!

Sonra?
Çalışma Bakanı Sosyal Güvenlik Yasa Tasarını halletmiş olmalı ki, bize bazı bilgiler verdi
"Kanıbozuklar" hakkında.

Sonra?
Arınç cenazede Ölümden bahsetmeye başladı.

Sonra başbakana bi baktık, hop orda, hop burda, hop kapı arkasında, bağıra çağıra gerdi ortamı, sureler okudu, var gücüyle kapatma davasının demokrasiye aykırı! olduğunu bağırdı.

Kapatma davasından tam bir hafta sonra geceyarısı baskınıyla, ağızlarının payı verilecekti nasıl olsa.
Gel gör ki durum pek de umdukları gibi olmadı.
Akepe bu sefer öfkeyle kalkıp zararla oturdu.

Gecenin dördünde kendi gazetesini bombalama işini organize eden (ilerlemiş yaşından dolayı yapmış olsa gerek) İlhan Selçuk'un ve diğerlerinin tutuklanması kılıçların kınından çıktığının işareti olarak algılandı tüm Türkiye'de.

Cumhuriyet Gazetesi önünde bir kalabalık ellerinde "Hepimiz İlhan Şelçuk'uz" yazan pankartlarla "Tayyip bizi de gözaltına al" diye haykırdılar.

Ne oldu?
İlhan Selçuk'un dediği gibi durumun vahim olduğunu biliyorduk, ama bu kadar vahim olduğunu bilmiyorduk.
Safları sıkılaştırdık.

ABD ne buyurdu 5 Kasım'da?
Muhalif kimse kalmasın.Ve öyle olması için ellerinden geleni yaptılar.
Perinçek seçimlere girerken "Ne ABD ne AB Tam Bağımsız Türkiye" diye haykırdı, Avrupa'ya gidip Ermeni Soykırımı Yalanını Belgeleriyle suratlarının ortasına çarpmıştı.
Aydınlık dergisi ise gerçekleri tüm ayrıntıları ve belgeleriyle yayınlıyordu.
Ve ABD ne dedi?
Perinçek ortada olmasın.

Artık kılıçlar kınından çıktı ve bekleniyor.
Yargıya, hukuka, Türkiye Cumhuriyeti'ne inanan insanlar bekliyor.
FKTKnın, Şayyil Tayyar'ın sobelemeleriyle ülkedeki gelişmelerden haberdar oluyoruz, ama bekliyoruz.
Ertuğrul Günay kıvırdı, "valla billa demedim",
Çalışma Bakanı kıvırdı "ben onları kast etmedim",
Şimdi de başbakan "ortamı germek isteyenler olabilir" diyor.

Kim onlar acaba?
Acaba ortamı gerip ülkeyi kendi bireysel çıkarları için zayıf gösteren bu kişiler, bu olaylar başladığından beri Doğu Anadolu'da çıkan olaylardan haberdarlar mı?


Bu topraklar geçmişte de çok savaşlar gördü, alt edemeyenlerin yaptıkları entrikaları da...
Gök Tanrı'ya şükürler olsun ki, artık Saltanat'la idare edilmiyoruz, yargıya ve hukuka güvenme şansımız var.
Hukuk var ve işleyecek.
En tepedekinden en alttakine herkes de hukuka güvenip bekleyecek.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Bakalım bir türlü doğumla sonuçlanamayan bu sancılar, aslında neye gebe?

Özgür Pınar Işık





(*Ergenekon destanı, Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır.
Genel olarak, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatır.)


Okuyucuya Notlar:

-Türkler'in en iyi ihrac malı olan ordusudur. Buna yakın gelecekte tekrar şahit olacağız. Ergenekon Soruşturmasının hedefinde TSK nın olduğu söylentileri geliyor kulaklarımıza.
İçine tarikat bağlantılarının sızdığı bir ordudan kimseye hayır gelmez.Ne onlara ne bize!

-Bazı arkadaşlar Tuzla'da suya düşüp ölen ve bir gün suda kalan bir genci kullanarak,Atatürk Devrimleri'ni de o sığ sularda boğmaya çalışıyorlar.
Haklı oldukları bir konu var.Eğer henüz gencecik bu çocuklar, Bülent Ecevit okudukların söylemelerine rağmen, Atatürk Devrimleri'ni benimseyememişlerse, (Akıl yapısının sağlıksız çalışmasını olasılık dışı bırakarak söylüyorum), bu vahim durumda, onların olduğu kadar hepimizin de suçu var demektir.
Öyleyse Yakın Türk Tarihi ve Atatürk Devrimleri hakkında da yazmak gerekir diye düşünüyorum.
Gerçek kitaplardan, isimler ve referanslarla.
Çok yakında.
Bekleyin.

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog