Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

5 Mart 2008 Çarşamba

Ekonomi İyiye Gidiyor (!)

Hemen şunu belirteyim, bu yazıda, ekonomi konusunda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumu söyleyebilirim; ama şunu da belirtmeliyim ki ülkemizin bulunduğu ekonomik konuma bakıp biraz düşününce, bazı şeyleri yorumlayabiliyorsunuz. Bugün küçük bilgimle size bir şeyler fısıldamak geldi içimden, umarım beni anlayabilirsiniz.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) sitesine girdiğimiz an karşımıza şöyle bir şey çıkar: "TCMB'nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir."

Peki fiyat istikrarının sağlanmasındaki amaç nedir? Hemen belirtelim ki fiyat istikrarının sağlanması enflasyonist baskıların dindirilmesi anlamına gelir; çünkü enflasyon, fiyatların artı yönde sürekli devam eden artışlara yol açtığı bir ekonomik toplu durumu ifade eder.

Enflasyon rakamları şubat ayı itibariyle beklenti anketlerinin 3 katı üstünde çıktı. Yıllık enflasyon hedeflemesine bakacak olursak şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz.


2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Hedef 35 20 12 8 5 4 4 4 4
Gerçekleşme 29,7 18,4 9,3 7,7 9,6 8,4 - - -





TCMB'nin sitesinden alınan bu bilgiye göre enflasyon hedefinden gittikçe uzaklaşıldığı görülmektedir. Burada suçu TCMB'ye atmak oldukça yanlış bir tutumdur; çünkü özerk bir kurum olarak işleyişini sürdüren TCMB'ye sürekli iktidardan komut yağmaktadır. AKP hükümeti kendisinden önceki hükümet döneminin politikalarıyla ve TCMB'nin kararlı politikalarıyla 2002-2005 yılları arasında enflasyon hedeflemesinden iyi bir prim yakalamıştır. Bu tabloda önceki iktidarın bakanı olan Kemal Derviş politikalarını unutmak her haldeki hata olacaktır.Sonrasında ise ibre tersine dönmüştür.

Ama bizim hükümetimiz ne diyor: "ekonomi çok iyi gidiyor."

Ekonomiyi kendimizce irdelemeye devam edecek olursak, ben birazda dış ticaret verilerine bakılması gerektiğini ve oradan da bazı yorumların yapılabileceğini savunuyorum. Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) alınan verilere göz atacak olursak;

  • Türkiye'nin 2007 yılındaki ihracatı (Dışa satımı): 107.184 Milyar Dolar
  • Türkiye'nin 2007 yılındaki ithalatı (Dış alımı): 170.048 Milyar Dolar
  • Dış Ticaret Açığı: 62.863 Milyar Dolar
  • Türkiye'nin 2007 Ocak Ayındaki Dış Ticaret Açığı: 4.027 Milyar Dolar
  • Türkiye'nin 2008 Ocak Ayındaki Dış Ticaret Açığı ise: 5.709 Milyar Dolar
Buradan hareketle eğer durumlar değişmezse 2007 yılındaki açığın 2008 yılındaki açıktan fazla gerçekleşeceği görülecektir. Bu açık Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin karşılayamacağı derecede büyüktür. Zaten bütçemiz kendi içinde açık verirken, dış ticaret açığını nasıl kapatacaktır? Yerinde bir bilgi bir sonraki paragrafta yer alıyor.

Maliye Bakanlığı açıklamasına bakacak olursak, 2007 yılı merkezi yönetim bütçesinde, bütçe giderleri 204,9 milyar YTL, bütçe gelirleri 188,2 milyar YTL, bütçe açığı da 16,7 milyar YTL olarak yer aldı. Bütçede, 36,2 milyar YTL faiz dışı fazla öngörüldü.

Bu açıklamadan hareketle Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ticaret açığındaki vahimliği de gözler önüne serilir. TÜİK'ten hareket etmeye devam edersek, son 10 yılın dış ticaret açıklarına bakalım. Bu verilerin hepsi Milyar Dolardır.

1997: 22.297, 1998: 18.947, 1999: 14.084, 2000: 26.727, 2001: 10.064, 2002: 15.494, 2003: 22.086, 2004: 34.372, 2005: 43.297, 2006: 54.041, 2007: 62.863

Görüldüğü üzere AKP iktidarından beri dış ticaret açığımız giderek artmakta. Yanlız sevindirici gelişme (!) ise bu açık artmasına rağmen ihracattaki artıştır. İhracat bu dönemde eğer yükselmese açık daha da fazla olabilirdi. Peki gelelim kritik soruya "biz ne ihraç ediyoruz?" Bu konuya da TÜİK verilerinden bakacak olursak, 2008 yılı ocak ayı ihracatımızın;

%94'ü imalat malları
%3.6'sı Tarım ve Ormancılık Malları
%1.3'ü Madencilik Malları
%1'i Diğer Mallar (bunun içinde de %0.6'yı Balıkçılık Malları Oluşturuyor.)

Gördüğünüz üzere imalat mallarının çoğunu yurt dışına ihraç ediyoruz. Yani üretimimiz olmadığı için, üretim mallarını biz kendimiz değil başkaları kullanıyor. Tarımsal ürünlerimizi ise yurtdışına ihraç edip sonra satın alıyoruz.

Dış alımın %76.4'ünü ise ara mallar oluşturuyor, yani bir malın ne ilk aşamasında ne de son aşamasında kullanılan malları. Bu ara malların ağırlığı ise mekanik ürünler ve mekanik yağlar. İmalat ürünleri sattığımız içinde bu alınan malların ne için alındığını varın siz düşünün.

Benim bakmak istediğim bir diğer noktada şu: "Döviz kuru"

Döviz kurunu düşürdüğümüz için sürekli ortalıkta çıkıp konuşuyoruz. Bundan övünç duyuyoruz. Ben şimdi size soruyorum. Türk lirası ile eş değer bir döviz kuru eğer ülkemizde varsa, siz mevcut Türk paranızla içte iyi bir şekilde üretilmeyen ürünü mü alırsınız yoksa dışta daha iyi şekilde üretilen malı mı? Açıkçası duygusal davranmayan rasyonel bir birey Türk Lirası ile yabancı para eşit olduğundan yabancı ülkenin malını alacaktır ve bu da dış ticaret açığının büyümesi anlamına gelecektir.

Döviz kurunu ise olağandan fazla bir konuma çekmek ithalatı yok edecek ve sürekli ihracat yaşanacaktır; fakat üretim için gerekli fabrikalara sahip olmayan bir ülke de ihracatın artması neyi değiştirebilir ki? Burada dikkat edilmesi gereken döviz artışlarında spekülatif karlar sağlanmasının önüne geçilmesidir.

Ekonomimiz iyiye gidiyor; çünkü insanlarıma istihdam sağlamıyoruz diye övünen bir politikacı duydunuz mu?

Çoğunuz yukarıdaki soruya mantık hatasına düşerek hayır cevabını verecektir; ama bence sürekli duyuyoruz. Çünkü etrafımız istihdam olmadığı halde ekonomi iyiye gidiyor diye dolaşan bir sürü politikacı ile dolu.

Bir de işin özelleştirme boyutu var. Sürekli bir malınızı satarsanız elinizde çok para olur. Bu paraylada kısa bir süreliğine iyi yaşarsınız; fakat gerekli yatırımları yapmazsanız sefalet yine gelir baş ucunuzda dolaşır. Bu ekonomiye gelip yabancılar yatırım yapıyorsa bu ekonomi iyidir diye düşünenlere sadece şunu söylüyorum: "Osmanlı Ekonomisi hiper enflasyona şükredebilecek bir haldeyken o dönemde Osmanlı'dan satın alınan yerlere bakın. Hangisi yabancı değil diye de kendize bir sorun."

Yazıma son verirken kendimce yaptığım bu analizlerin doğru olmasını umuyorum. Lütfen yanlış bir şeyler söylüyorsam beni bilgilendirin. Teşekkürlerimle

Gökhan DAĞ

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog