Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

25 Ocak 2008 Cuma

Asistan Yapmam

Açık unutulan mikrofonlar YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'ı fena yaralıyor. Son mikrofon kazasında... Bir bürokrat, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a diyor ki:
- Yeni YÖK Başkanı güzel sözler söylüyor...
Bakan Unakıtan şu yanıtı veriyor:
- İsterse söylemesin...
Yusuf Ziya Özcan daha önce de Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kendisine:
- Aman hocam bir şey söylersen ipimizi çekerler, dediğini açık mikrofonu unutup ağzından kaçırmıştı...
Tabii Maliye Bakanı'nın tehdidi daha esaslı... "İsterse söylemesin" demek YÖK Başkanı'nın hükümetçe kul-köle statüsünde görüldüğünün ispatı...
Oysa.. YÖK aynen Danıştay, Yargıtay gibi bağımsız bir kuruluş... YÖK Başkanı protokolde 12. sırada... Birçok bakanın önünde yer alıyor... Başbakan, geçen dönemde kendisinden YÖK'e karşı bir girişim istendiğinde:
- Benim gücüm yetmiyor, diyerek hükümetin YÖK önündeki çaresizliğini ifade etmişti.
YÖK her zaman üniversite ve bilim camiasının asalet ve onurunu temsil etti.
Bugün ise bilim dünyasının hükümet önünde ezilişini temsil ediyor.
Hükümetin YÖK'e karşı aşağılayıcı tavrı tüm akademik yaşama hakarettir.
YÖK Başkanı ya Maliye Bakanı'na cevap vermeli ya da o görevi bırakmalıdır...
***
Üniversitelerarası Kurul dün değerli bilim adamı Prof. Celal Şengör'ü YÖK üyeliğine seçti. Celal Şengör yeni YÖK Başkanı sorulduğunda, "Ben onu asistan bile yapmam" demişti.
Üniversiteler, Erdoğan-Gül ikilisi karşısında kişilikli ve ilkeli bir duruş sergiliyor...


Erman Toroğlu yazmış: "Fatih Terim'in yerine dini bütün teknik adam arıyorlar."
Oraya "Hoca" lakabına tamamen uygun birini getirmenin zamanıdır!
Haldun Ertem


Ehliyet sınavı...
Mühendis okurumuz Ali Oğuz Konuk anlatıyor... "Kızım (19 yaşında) geçen hafta sürücü belgesi sınavına girdi. Sınav Kemerburgaz yolunda trafiğe açık bir yolda yapılıyor. Böylece sürücünün gerçek ortamdaki yeteneği ölçülüyor. İyi güzel... Ne var ki, bu otoyolda seyreden çoğunluğu ağır vasıta olan araçlar son derece kuralsız hareket ediyorlardı. Yolda trafik denetimi yoktu. En ufak bir hata ölümle sonuçlanabilirdi. Bu arada kızım kalkarken aynaya bakmayı unuttu. Az daha bir ağır vasıtanın altına giriyordu. Buna rağmen geçer not aldı!"


Karamanlis
Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, Ankara ziyaretinde Anıtkabir'i de ziyaret etti ve şeref defterine "iki satır" yazı yazdı... Gayet soğuk ve sudan iki satır.. Neden? Çünkü Yunan muhalefeti kendisini topa tutarmış...
Yunanistan Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye'ye karşı büyük bir askeri yenilgi almıştı. Buna rağmen Başbakan Venizelos, Atatürk hakkında hep iyi konuştu. 1930'larda Türkiye'ye gelerek O'nu ziyaret etti. 1934 yılında Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi. Venizelos olgun adammış. Karamanlis'ler falan Venizelos'un hayli gerisindeler...


Davos'ta endişe!
Davos Ekonomik Forumu için hazırlanan raporda, Türkiye nüfusunun yüzde 13'ünün El Kaide'ye destek verdiği kaydediliyor, ülkemiz "muhafazakâr bir İslam ülkesi" olarak gösteriliyor. Başbakan'ın Davos gezisini bu rapor yüzünden iptal ettiği söylentileri sürerken... Emekli büyükelçilerden Turhan Fırat, Cumhuriyet'te:
"Davos politika ve ekonominin birbirine karıştığı bir yer, dolayısıyla burada Türkiye'ye ilişkin bir tehlike görülürse açıkça aktarılır. Son yapılan da para çevrelerinin Türkiye'deki dinci gelişmelerden duydukları endişenin aksettirilmesi olarak değerlendirilebilir" diye konuşuyor...
Türkiye nereye gidiyor? Deniz Baykal önceki gün bunun net bir tahlilini yaptı:
- Türkiye'nin din devletine gittiğini görmeyenlere hayranım.
Bazıları hâlâ Türkiye'de "demokratik cumhuriyet" kurulduğu rüyasına çevresini inandırmaya çalışıyor. Kimisine göre "Türkiye'de laiklik ve cumhuriyet kökleşmiş olup" bize asla bir şey olmaz... Bakalım ne zaman uyanacaklar?


Hep aynı film...
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın hakkında mahkeme 33 ay sonra "YÖK izni olmadan yargılanamaz" kararı verdi. Dava düştü.
Haber bir iki gazetede küçük haberler şeklinde yer aldı.
Oysa Rektör'ün tutuklandığı günlerde gazeteler çarşaf çarşaf ona isnat edilen muazzam suçları yazmıştı. İhalede yolsuzluktan tutun tarihi eser kaçakçılığına kadar onlarca suç sayılıp dökülmüştü Rektör hakkında...
Prof. Aşkın üç ay hapis yattı. Genel Sekreter Yardımcısı intihar etti...
Verilen haberlerin balon olduğu, adaletin çiğnendiği ortaya çıktı... Ama iş işten geçti.
Biz bu filmi sık sık görüyoruz...
Birtakım adamlar yakalanıyor.. Polis basına onlar hakkında birtakım suçlamalar sızdırıyor. Bu suçlar kanıtlanmış gibi yazılıyor. İddianame hazırlanmadan bunları yazmak yasaktır. Ama kimse dinlemiyor. Bu arada savcılar ve adalet de uydurma haberlerin baskısı altına alınıyor. Derken günün birinde mahkeme sonuçlanıyor. Bakıyorsunuz bambaşka sonuç çıkmış ortaya...
Bu bayat oyun tekrar tekrar oynanıyor.

Melih Aşık

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog