Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

27 Ocak 2008 Pazar

İnsanlık ve Dinler Tarihi üzerine bir Masal ; ULAK

Bu evrendeki bütün herşey gibi 'Yaradan'ın adıyla başlıyor Ulak..
Çağan Irmak'ın "Mustafa Hakkında Herşey"ini izlediğim zaman beni filmde memnun eden tek şeyin Nejat İşler olmadığını hissetmiştim... Yönetmenin filmlerini sevmemi zorlaştıran aşırı duygusallığını bir yana koyduğumuzda "Ulak" gerçekten izlenmesi gereken bir film, dinlenilmesi gereken bir masal...
Önce masalın sonunu, sonra başını dinliyorsunuz ama her anında merakınızı dipdiri tutan bir heyecan duyuyorsunuz..
Herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde geçmiş olabilecek bu masalda dinler tarihine bir çok göndermeler var.. Karakterlerin isimleri ve başlarından geçen öyküler sizin din bilgilerinizi zorlayarak bağlantı kurmanızı sağlıyor..
Seyyah Zekeriya köy köy dolaşıp çocuklara 'Ulak'ın masalını anlatıyor.. Bunu kendine görev edinmiş çünkü anlattığı masal onun için çok önemli..
Anlatılması gerek , unutulmaması gerek masalın..
Ancak en son geldiği köyde insanlar biraz farklı..Farklı dediysem 'Seyyah'ın alışkın olduğu köylerden farklı.. Aslında eminim size hiç de yabancı gelmeyecek bir köy burası...
İnsanlar insanlıklarını kaybetmişler,
Okuyan, araştıran aşağılanıyor,
İnsanlar para için kendi zavallı kızlarını bile satıyor,
Kendi öz evlatlarına eziyet ediyorlar...
Bu ufak köyü ve zamanı genişlettiğinizde aslında dünyada KÖTÜlerin herzaman olduğunu ve bu KÖTÜlüklerini uygulamak ve kabul ettirmek için herzaman kaba kuvvet ve dedikoduları/kara propagandayı kullandığını görüyorsunuz..
Filmi görmek isteyeceğinizi düşünerek tamamını anlatmayacağım ancak filmdeki bazı diyaloglar insanın aklına kazınıyor. Bunlardan birinde, 'Seyyah' çocuklardan birine köyün en kötü karakterini gösterip ;
"Niye onu sevmiyorlar, biliyor musun?" diye soruyor.
Çocuk; "Kötü olduğu için"diyor.
Seyyah cevap veriyor;
"Hayır çocuğum insanlar ondan nefret ediyor, Çünkü ondan korkuyorlar. İnsanlar korktuklarından nefret ederler."
Ve filmde KÖTÜ adamların yaptıklarını bilerek susanlar için de bir uyarı var:
"Yapan kadar, bilip de söylemeyen de suçlu!"
***

İşte 'Ergenekon Show'u en çok hatırlatan yer de burası...
Gelin ben de size ufak bir masal anlatayım;

Benim masalımdaki ülkede yaşayan çoğu insan derin devletin uzun zamandır, "Ağlayarak Gülen Hacı Hoca Vesaire Efendi" olduğunu ve kendisinin Amerikan İstihbarat Servisi tarafından soğuk servis edilen bir intikam türü olduğunu biliyor ya da seziyordur.
Bu masalda kötü adam ve tebaasına 'Cemaat' diyelim isterseniz.
'Cemaat', bırakın hükümeti, meclisi; emniyet güçlerine, adalet mekanizmasına, eğitim sistemine, sağlık sistemine enikonu sızmış.
Kızıyorlar, kendilerine 'yılan' denmesine ama, mertçe değil yılan gibi alttan alttan çalıştıkları ve sinsi oldukları için 'yılan' deniyor onlara.
Artık güç onların elinde. O yüzden iyice arsızlaşıyorlar. Masaldaki ülkenin üniter devlet yapısını bozuyorlar, köy halkının ortaklaşa yaratıp ortaklaşa yararlandığı şeylere düşmanlar.
Ele geçirdikleri emniyet güçleri, rastgelen vatandaşları tekmeyle, tokatla, kaza kurşunuyla öldürebiliyor.
Yine bu ülkenin insanlarını ayrıştırmak ve gözlerini açmamak için kendi cinayetlerinin günahlarını ve yedikleri bu kadar naneyi, nasıl yapalım da başkalarının üzerine atalım diye düşünüyorlar!
Ve ilginçtir, her seferinde bir yol buluyorlar.

Kapılar ardında belki de şöyle konuşmalar oluyor:
-Başbakana, 'üç kuruşluk' diyeni alın!
-Akşam Gazetesinde yazanı alın!
-Bir de asker lazım...
-Seçin şu listeden hocam...
-Tamam şu iyidir, kapın getirin! Doğan'a söyleyin de yaygara kopartsın.. Yoksa ben onun kafasını kopartırım!
-Tabi hocam iletiyorum..
-Bu arada, şu kuş gribini, türbanı falan doldursun ki gazetelere halk başka şey düşünemesin.
-'Kuvayı düğünü', 'Kuvayı çöpten bomba toplaması', 'Kuvayı köpeği ısırdı' haberlerini de şöyle bir yayıversinler de KUVAYI MİLLİYE türü bir güç birliği kurmak hayali neymiş görsün şu korkaklar.....
Olur mu?
E masal bu, olur.
***

Maddi, manevi baskılarla, döverek, öldürerek, tutuklayarak ve insanların isimlerini karalayarak, korku salma yöntemine başvuran KÖTÜ adamlarımızın yani 'Cemaat'in vakti azaldı gibi...
Bir heyecan, bir koşturma... Şaşaalı bir amerikan senaryosyuyla yerli korku filmi çekmeye çalışıyorlar sanki..
Ama biz Türkler ne yazık ki amerikan yapımı korku filmlerinden korkmuyoruz.
Bizim tek korkumuz; Yüce Yaradanın bize verdiği iman ve düşünce gücü, Atalarımızdan aldığımız vatan ve ulus sevgisi ve Türklüğün ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşayacağına inancımızı kaybetmek olabilir.
'Yüce Gök' bize bu günleri göstermesin inşallah!

Şu an sinsice içine girdikleri devletteki güçlerine güvenen emperyalizm güdümlü kötü adamlarımız da emin olsun, tarihe baktığımızda görünen şudur ki;
Masalımızı unutmadığımız ve unutmayacağımız için "Ulak" hep içimizde yaşayacak.
Çünkü biliyoruz; "Cesaretin bittiği yerde Esaret başlar!" ve bundan güç alarak diyoruz ki;
"Onlar değil, Biz kazanacağız!"

özgürpınarışık

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog