Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

8 Ocak 2008 Salı

Ticarethane!

YÖK Başkanı o kadar uyarılmasına rağmen eteğindeki incileri dökmeye devam ediyor..Ona kızmamak lazım..
Bakmayın Sayın! Başbakanın "Aman Hoca dikkatli konuş ipimizi çekerler" demesine..
Başbakan rol icabı öyle diyecek, YÖK Başkanı da utanmış gibi gözlerini yere indirecek ama yapmaya çalıştıklarını da yapmaya devam edecekler..
Birkaç gündür kuklalardan ve onları oynatan ellerden bahsediyorum ya bu kukla tiyatrosu daha çok sürecek..

"YÖK Başkanı’nın ‘Üniversiteler paralı olmalıdır’ sözüne tepki gösteren eğitim sendikaları, üniversitelerin ticarethaneye dönüştürülmek istendiğini öne sürdüler
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın üniversitelerin paralı hale getirilmesi yönündeki açıklamalarına eğitim sendikalarından sert tepki geldi. Sendikalar; eğitimin paralı hale getirilmemesi gerektiğini kaydederken, bu yolla üniversitelerin ticarethaneye dönüştürülmek istendiğini savundular.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, üniversitelerin paralı olmasının Türkiye’de üniversite çağındaki çocukların yüzde 90’ının eğitim hakkından yararlanamaması anlamına geldiğini söyledi. Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası (Eğitim-İş) Başkanı Yüksel Adıbelli ise, üniversitelerin söz konusu haçlar ile ’zaten paralı’ olduğunu belirterek, birçok öğrencinin harç paralarını ödeyememesi nedeniyle okuldan atıldığına dikkat çekti"

Hastanelerde tedavi parasını ödeyemediği için rehin kalanlara alıştık da, üniversiteden atılanlara mı alışamayacağız?
Milletçe hepsine alışırız merak etmeyin..
Aslında ben sendikalarımızın üniversiteler için yaptığı "ticarethane" benzetmesine pek katıldığımı söyleyemeyeceğim.
Bizim bildiğimiz ticarethane kültüründe bile sadakat , hatır-gönül ilişkileri ve bağlılık gibi kavramlar mevcuttur.
YÖK başkanının üniversiteleri evirmeye ve çevirmeye çalıştığı şey moda deyimiyle Hipermarket olabilir..

***

Geçenlerde Prof.Dr.Ünsal Oskay'ın Vatan Gazetesine verdiği röportaj oldukça konuşuldu , konuşuluyor..
Aslında Oskay'ın sözleri son günlerde şahit olduğumuz..

*Yök başkanının üniversiteden sadece belli bir zümre yararlansın açıklamalarını,

*Adalet Bakanımızın diş sıkıp hırlayarak Sabih Kanadoğlunu korkutma çabalarını,

*çok Saygıdeğer Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğanın hacca gidiyorlarmışçasına büyük bir hazla ve birbirlerini iteklercesine büyük bir hızla yaptığı amerika ziyaretlerini ,

*Eski Uykucu Bakan Koç'un utanmadan Sultanahmetteki tarihi kalıntılar üzerine inşaat izni verme rahatlığını

Unakıtanı,Bebecanı, adını sayamadığımız diğerlerini ve yaptıklarını aslında oldukça net açıklıyor.

Oskay'ın bazı sözlerinin altını çizersek durum daha net anlaşılır kanaatindeyim.
Ne demiş Oskay?

"Milli Nizam Partisi'ni kuran Necmettin Erbakan'ın oğlu camide namaz kılıyor. Kameraman rükûya erdiği anda çorabını da çekmiş. Oğlanın çorabı Versace! Yani, kapitalist dünya sistemi için hiçbir tehlike arz etmiyor bu dinci takımın elit takımı. Elit, dünyanın her yerinde haramzadedir. Ve bu haramzade takımı, dünyanın en zengin takımı kimse, dini imanı onunla ortaktır. Libya'ya gidip para isteyebilir. Ama onun amacı Batı'nın kapitalist sisteminin eriştiği son noktaya kadar yaklaşmaktır. Bu Libya'dan da geçerek olur, Rusya'dan da... "

"Bush ve Erdoğan arasında dünya görüşü, hayat anlayışı, politik felsefe açısından hiçbir fark yoktur. Biri retorikte 'İsa, avangelistler' falan diyor, diğeri 'Hz. Ebu Bekir, Hz. Muhammed.' Hepsinin semantik yapısını kurcaladığınız zaman ne çıkacaktır? Para azizdir. Rıhtımı da satarım, Topkapı Sarayı'nı da satarım. Ha, içimi rahatlatmak için bayrakların ebadını büyütürüm. Cibali Karakolu'na 6 metrelik bayrak asarım. Ama karakol satılmış! Suudi Arabistan'dan adamlar geliyor. 'Buraya 80 katlı modern karakol yapacağım' diyor. 'Al toprağı' diyor. Bu arada milleti ve kendi vicdanını rahatlatmak için bayraklar yakında 20 metreye çıkacak. Özal'ın mezarını da satacaklar. "

"Her şey zamana bağlı. Hiçbir şey paldır küldür yapılmaz. Daha önce yapılacağını tasavvur etmediğimiz şeyler yapılmıyor mu? 'İstanbul'un silüetini bozmayız, o bizim medeniyetimizin göstergesidir' deniyordu, yüksek oteller yapılmadı mı? Sultanahmet'teki Four Seasons'ın içindeki ek bina neyin üzerine inşaa ediliyor? 2 bin yıllık tarihin üzerine! Görmüyor musun, 2 bin yıl dünyaya hükmeden, üç-beş tane medeniyetin son mirasçısı biziz. Bu gurur verici bir şey. Onu unutuyorsun, tarihi kapatıyorsun. O otel yapılacak da ne olacak? Dışarıdan gelecek olan zengin adamlara iki lisan bilen eskort kızlar eşlik edecek. Yerli ya da yabancı... Yukarıda restoran, aşağıda kumarhane olacak. En aşağıda da senin 2 bin yıllık tarihin! Yapan kim? Din, iman, tarih, vatan, millet diyen, en şoven biçimli milliyetçi kesim. İşte bu kesim, bunlara göz yumuyor. Yağmada en başta kuyruğa girip sıra bekliyor"

Türk Halkının yolsuzluklara, yalanlara ve görgüsüzlüklere alıştığı açıktır.

Başımızdakiler de halkımızdan aldıkları bu güçle, ne olduğuna bakmadan ülkeye ait her şeye (buna çocuklarımızın geleceği de dahildir) bir fiyat etiketi yapıştırmakta ,
bayrakların ebatlarını da büyütüp renklerini "al" yerine daha cart kırmızı yaparak bizim bu acılarımızı oldukça hafifletmektedirler!

Türkiye artık bir hipermarkettir.

Turizmi, tarihi, sahip olduğu madenler, yeşillikler doğası , insanları ve dahi onların çocuklarının geleceği ile "uygun bir fiyata"
tamamı SATILIKTIR.
Hem de kredi kartına 12 taksitte iki ay ödemesiz!

Özgür Pınar Işık

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog