Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

19 Ocak 2008 Cumartesi

Rejim değişikliği ihtimali üzerine aforizmalar

Bugünlerde bir umutsuzluktur aldı başını gidiyor. Kime sorsam "bitti bu iş" diyor. Adamlar bütün kadroları ele geçirmiş. Türban Çankaya'ya kadar girmiş. Adamlar suyun başını tutmuşlar bir kere (!) ülkeyi parsel parsel satmışlar. Laiklikden ödün üstüne ödünler verilmiş. Medya desteğini yanlarına almışlar, diledikleri haberleri yayınlatıyorlar, diledikleri haberleri yayınlatmıyorlar. Yargının başını tuttular, YÖK başkanını kendilerinden seçtiler vs. vs. Ülkem adına çok kötü bir manzara... Bu gidişatın çok iyi olduğunu söyleyen bir de karşı görüş var tabi. Demokrasimizin laiklikden ödünler vererek çok daha güçlendiğini söyleyenler, her iktidarın kendi kadrolarıyla çalışmasının normal ve gerekli olduğunu söyleyenler, devlet kapısında kırtasiyeciliğin azaldığını söyleyenler. Bu karşı görüş AKP nin yeni anayasasıyla beraber büyük ihtimalle ülkenin aydınlık günlere ulaştığını filanda söylemeye başlayacaktır.

Halkın büyük bir oy çokluğu ile parlementoda temsil ediliyor olması, DTP nin meclise girmiş olması çoğulculuk adına belki demokrasimizin gelişimişliğine bir işaret olabilir. Ancak laiklikten ödünler vermek, devlet katında ödünler vermek demokrasi için bir kırmızı alarmdır. İslamiyetin tek laik ülke türkiyede kazandığı bir zaferin habercisidir...

Devlet kurumlarında önemli mevkilere, kilit makamlara anti-laik kesimden kadroların getirilmesi; bu mevkilerin laik düşünceye kapatılması türbanın serbest bırakılmasından daha tehlikelidir. Bu şekilde bir kadrolaşma tek bir düşünceye hakim olan devlet kurumları yaratır ki bunun adı totaliterizmdir. Yasama, yürütme ve yargı tek bir dünya görüşü etrafında toplanıyorsa bu totaliterzmin habercisidir. Bu dünya görüşü, real dünyayı yadsıyan, metafizik dünyayı yüceleştiren bir görüş ise yani dini görüş ise bu ülkenin karanlığa doğru yol aldığının, en azından devlet kurumlarının karanlığa doğru çekildiğinin göstergesidir. Komşumuz İran da bu yollardan geçmiş ve ülke yönetimini din adamlarına bırakmış, Mollaların iktidarda olduğu bir siyasi rejime geçmiştir.

Türkiye, İran olur mu? Bugünlerin en popüler sorularından biri. Soruya doğru bir cevap vermek istersek öncelikli olarak anlamamız gereken şey Türkiye'nin İran olmasının ne anlama geldiği? Türkiye'nin İran olması Türkiyenin toplumsal bir dönüşüm yaşaması anlamına gelir. Türkiye laiklikten - şeriata geçebilecek bir dönüşüm yaşayabilir mi ? Benim kanatim, Türkiye asla İran olamaz. İranın toplumsal yapısı ile Türkiyenin toplumsal yapısı arasında 100 yıl öncede bir uçurum vardı, bugünde bir uçurum var. İran halkı bir mozaikse, Türkiye bir alaşımdır. İranda farklılıklar yıllarca hor görülmüştür. Türkiye ise, imparatorluk kültürünün getirdiği bir hoşgörü ülkesi olmuştur çoğu zaman. Farklı unsurlar bir arada yaşatılmıştır. Bunun gibi bir çok kültürel farklılığımız var komşumuz İranla. Bu nedenden ötürü, ülkemi yönetenler her kim olursa olsun, her ne düşünceden olursa olsun, iranlaşmak gibi bir korkum yok...

Öte yandan tarihsel bir gerçektirki, ülkelerin kaderlerini değiştiren devrimlerin arkasında ekonomik gücü olan kimseler olmuştur. Fransa devriminde vergilerden isyan eden sadece fakir halkmıydı ? Amerikan kolonileri İngiltereden bağımsızlığını isterken, malum bildirinin altında fakir halkın mı imzası vardı sadece? Ekonomik elitler olmadan hiçbir devrim gerçekleştirilemez. Peki bakalım bizim ülkenin ekonomik elitlerine? Bu kesimde hiç şeriat rejimini isteyen olabilir mi ? Şeriat rejimi geldiğinde ekonomik sistem topyekün bir değişime uğrar ve bu değişim kapitallerin aleyhinde olur. Bizim kapitallerimiz yani sermayedarlar böyle bir değişim isterler mi? Kâr güdüsüyle çalışan holdingler kendilerini yok edecek olan bir değişimi isterler mi ? Akbank, Koç-Yapıkredi ve İşbankası birleştiklerinde, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasından daha büyük bir güç haline geliyor. 3 özel banka birleştiklerinde devletten daha güçlü bir ekonomik güç oluyor. İranda böyle bir ekonomik yapılanma yoktu. Fabrikalarımız, Bankalarımız, Özel sermayemiz güçlü olduğu sürece, serbest piyasa ekonomisi hakim olduğu sürece şeriat sınırlarımızdan içeri giremez.

Din, AKP gibi zihniyetin nemalandığı, onları iktidarda tutan bir metadır artık. AKP iktidardan para kazanıyor, ihalelere giriyor, çoluğuna çocuğuna gemi-cik alıyor, şeriat gelirse bunlar olmayacak, bu lüks AKP içinde yaşanmayacak. Demokrasi bazen kendi bidiği dalı kesebilir, ama para hırsı bindiği dalı kesmez. Üzülerek söyleyelimki, son 5 yıllık iktidar dönemi içinde AKP liler ne kadar çok para hırsı içinde olduklarını gösterdiler, Ali Dibolar, Kemal Abiler, Paket yumurtalar, gemicikler vs. Onlarda bu hırs, kazan-daha çok kazan hırsı olduğu sürece bir rejim değişikliğine gitmezler.

Deniz Bilen

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog