Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

28 Şubat 2008 Perşembe

"Nankörler Partisi" Kime Karşı? ! (Vicadani Retçiler, Barış Platformu ve Yeni Kıbrıs Partisi) Bölüm 3

Retçi İnisiyatif grubu, Avrupa’da kabul edilen Retçi İnisiyatifin ülkemizde de kabul edilmesini talep etmektedir. Bunun için de Türkiye’de de buna benzer faaliyet içerisinde bulunan Osman Murat Ülke’nin AİHM’ne açtığı dava temsil gösterilmeye çalışılmaktadır.

Osman Murat askerliğe başladığında, emre itaatsizlikten ötürü cezalandırılmıştı. Saygısız tutumları verilen talimatları yerine getirmemesi ve tahrik edici hareketlerinden ötürü 701 gün hapis yattı. Daha sonra Murat AİHM’ne dava açtı ve tazminat alması kararı çıktı. AİHM’i kendisine verilen tazminatı vicdani ret maddesinden değil, kötü muameleden ötürü verdiğini açıkladı. Ancak bugün KKTC’de kurulan retçi inisiyatif grubu yetkilileri tazminatın retçi inisiyatif talebinden ötürü olduğunu öne sürmektedirler. Halbuki, AİHM Türk yargıcı Rıza Türmen Sabah gazetesine yaptığı mülakatta "Biz bu kararı vicdani ret maddesinden değil, kötü muameleden(vicdansız cezadan) verdik... Yani karar uygulamaya değil, vakaya... Askerlik yapmak istemeyenler için emsal oluşturmaz" şeklinde olmuştur.

Bugün Retçi İnisiyatifçiler de söz konusu hareketlerinin genel amaç ve ilkelerinde “yurt ödevimiz barış, vicdani ret hakkımız” olsun diyerek militarizmi barışın, demokratikleşmenin ve sivilleşmenin önünde engel gören herkesi kapsadığını açıklama yoluna gitmişlerdir. Açıkçası, ortaya atılan “barış” söylemi ve ya “sivilleşme, demokratikleşme” söylemleri bana hiç de yabancı gelmemiştir. Zira KKTC hükümetinin gündeminde olan anayasa değişikliği konusunda da ayni atıflar yapılmakta ve özellikle de “polisin içişleri bakanlığına bağlanmasını” öngören geçici 10. maddenin kaldırılması istenmektedir. Zira YKP sıraladığı taleplerinde CTP’nin öne sunduğu geçici 10. madde kaldırılması ve sivillerin askeri mahkemede yargılanmaması talepleri ile örtüşmektedir.

YKP ayni zamanda anayasamızın 74. maddesinin de değiştirilmesini talep etmektedirler. Anılan maddede Silahlı Kuvvetlerde “Yurt ödevi, her yurttaşın hakkı ve kutsal ödevidir” şeklindedir. Yeni Kıbrıs partisi bu maddenin yerine “Hiç kimse vicdani kanaatlerine aykırı olarak silah kullanma dahil askeri hizmeti yerine getirmeye zorlanamaz” cümlesinin eklenmesini önermektedir. Öyle görünüyor ki YKP sempatizanları ve tarafları Kıbrıs’ta halen bir ateşkes devam ettiğini bilmemektedirler. TSK adadan yalnızca ve yalnızca “adil bir çözümün Kıbrıs Türklerine sağlanması ile ayrılabileceğini” defalarca ortaya koyan açıklamalarda bulunmuştur. Öte yandan, KKTC’de Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının yurt dışında olup da askerlikten ötürü adaya gelemeyenler için oluşturduğu yeni yasa kapsamında vatandaşlarımıza sağlanan birçok kolaylık, Türk askerinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır.

Unutulmamalıdır ki, adada Kıbrıs Türküne tecavüz, cinayet, soykırım, mülkiyet gaspı, ırkçılık yapan taraf Rum yönetimi olmuştur. EOKA’cıların bugün halen örgütlendirildiği, tam hızla silahlanmanın devam ettiği Güney’e karşı mücadele verileceğine, kalkıp da adaya sükunet ve barışı getiren TSK’ne propagandalar yapılması kabul edilecek bir durum değildir. Hal böyle olunca, Rum-Yunan ve dış unsurların birer kuklası haline getirilen bu tarafların Rum sözcülüğü yapacak duruma getirilmeleri Kıbrıs Türkünün birliği ve bütünlüğünü bozmaya yönelik olan hareketlerden biri olarak değerlendirilebilir.

Bakınız Sunday Mail yazarı olan Simon Bahçeli “Kıbrıslı Türkler askeri mite karşı çıkma cesareti gösteriyor”(09.12.2007) başlıklı yazısında, YKP’lileri Türkiye ve Türk askerine karşı başlattıkları bu girişimden ötürü övündürmekten geri durmamıştır. Bahsekonu yazar, anılan yazısında, KKTC topraklarını da “işgal” toprakları olarak tanımlamaktadır.

Bugün Retçi İnisiyatif Grubu ile Yehova Şahitleri misyonerlerinin söz ve eylemlerinin örtüştüğü görülmektedir. Bilindiği üzere, Yehova Şahitleri dini gerekçelerle silahlı askerliği reddederek hristiyanlık propagandasını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. YKP ve askersiz Lefkoşaya destek veren taraflar da askersiz Lefkoşa söylemleri yanında, Rumların öne sunduğu diğer siyasi demeçlere de destek çıkarak, Kıbrıs’ın birleştirilmesini talep etmektedirler.

Ortada şu gerçek vardır ki, anılan inisiyatif KKTC Devletine, Ordusuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tahrik edici hareketlerde bulunmayı kendilerine misyon etmiştirler.
Peki YKP’nin askersiz Lefkoşa kapsamında dış bağlantıları kimlerdir? YKP, Ocak 2007’de Yeşiller Partisi ile ortak bir açıklama yaparak Lefkoşa’nın askersizleştirilmesini talep etmiştir. İki parti, ortak metni, imzaladıktan hemen sonra hızlı bir şekilde Avrupa’da bir kamuoyu yaratmak için harekete geçmişlerdir. Bu maksatla Güvenlik Konseyi Daimi üyesi olan 5 ülke(Rusya, Fransa, Çin, İngiltere, ABD) Büyükelçiliklerine, teker teker ziyaretlerde bulunarak “Askersiz Lefkoşa” kampanyası hakkında bilgiler vermişler ve Güvenlik Konseyinde bu konunun gündeme alınması talep etmişlerdir. YKP’nin ve taraftarlarının bu girişimleri tam anlamı ile Rum propagandalarına destek amaçlıdır. Kıbrıs Türkünün yıllardır çektiği ıstırapların sona ermesine imkan kılan Anavatan karşısında atılan bu adımların perde gerisinde BM, ABD,AB’nin olduğu ortaya çıkmaktadır. Nitekim KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat yakın biz zaman önce, ODTÜ Mezunu Sigortacıların düzenlediği “KKTC ile ilgili Son Gelişmeler ve Beklentiler” konulu konferansta “AB tarafsız değildir, bilakis Rum Yunan yanlısıdır” şeklinde konuşması Batının durumunu açıkça ortaya koyan bir açıklama olarak yerini bulmuştur.

Emete Gözügüzelli

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog