Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

12 Şubat 2008 Salı

Türkiye'de Eğitim Özgürlüğü ve Şeriat Bağlantısı

Özgürlükler verilmez, alınır mantığı kendi içerisinde ve dışarıdan bakıldığında gerçekten özgürlükçü bir tutumdur. Kısacası zamanımızda siyasi otoritelerin verdikleri özgürlükler, halk için değil kendileri içindir. Bu durumunun nerdeyse tamamen zıt şeklini ise Mustafa Kemal ATATÜRK iktidarı sırasında görmek mümkündür.

Liderimiz, Ata'mız kendini düşünseydi eğer, bu ülkeye şu an Cumhuriyet kelimesini eklemebilir miydik? Kelime demekle yanlış yaptığımı falan düşünmeyin; çünkü günümüzün çalışmaları, Cumhuriyeti, anlamından arındırıp sadece kelimesel işleve dönüştürmekten geri kalmıyor.

Eğitim Özgürlüğü Çalışmaları da bu faaliyetler arasına girebilir. Şimdilerin eğitim özgürlüğü getirme çalışmaları içerisinde olanları Sayın Soner Yalçın çok güzel araştırmış. Bakalım Soner Yalçın, AKP İktidarının erkek üylerinin eşlerini nasıl anlattığına (İtalik yazılar benim görüşümü yansıtmaktadır):

Emine Erdoğan: Tüm kızları çok iyi derecelerle, çok iyi okullardan mezun oldu; ama çalışmıyorlar. Okul bitti ve evlenip, evlerinin hanımları oldular. Emine Erdoğan ise örtünmesi gerektiğini abisinden duyunca intiharı düşündü. Sonrasında 15 yaşında örtünüp, okulu bıraktı.

Hayrünnisa Gül: 11. Cumhurbaşkanımızla görücü usulu evlendi. 14 yaşındaydı, Abdullah Gül ise 29. Yasal olarak 14 yaşında evlenilemeyeceği için 15 yaşına girmesi beklendi. Evlendikten sonra açık olan başı örtüldü. Başarılı öğrencilik hayatı da sona erdi. Abdullah Gül o zamanlar üniversitede asistandı. İlginç olan bir eğitimcinin nasıl birini eğitimden alıkoyduğudur.

Münevver Arınç: Bülent Arınç'ın saygıdeğer eşi. Okuduğu okulun en başarılı öğrencisiydi. Okulundan mezun olup öğretmenlik görevine başladı. Babasının ısrarlarıyla 22 yaşındayken 31 yaşındaki Bülent Arınç'la evlendi. Açık olan başı örtündü ve öğretmenliği bıraktı. Yeni nesilin onun eseri olması artık elinden uçup gitmişti.

Bu örnekleri artık uzatmayacağım. Daha detaylı bilgiyi Sayın Soner Yalçın'dan okumak için Tıklayınız.

Sonuç olarak eğitim özgürlüğü için sürekli didinip duruyoruz; ama eğitim özgürlüğünü ne kadar kullandırdığımıza hiç bakmıyoruz. Bu yapılanlar bir pişmanlık göstergesi de olamaz herhalde; çünkü ananıda al git diyenlerin duyduğu pişmanlıklar bu ülkenin hala kulaklarına gelememiştir.

Zaten çıkartılmaya çalışılan yasa da bunun bir örneğidir. Üniversitelerde takılı olan türban, üniversite hayatı sonrasındaki iş hayatı sürecinde çıkartılacaktır. Kısacası okuyun, evlenin ve örtünüz sizin olsun mantığı. Eğitim Özgürlüğü için uğraşanlar neden Çalışma Özgürlüğünü düşünmemektedir? Yoksa seriat için düşünülen çalışmanın, Çalışma Özgürlüğü ile ilgili olan kısmı için gerekli zemin hazırlanamamış mıdır? Doğrusu bu galiba; çünkü türbanın üniversiteye girişi şeriata yönelik ilk adımdır ve ilk adım atılmadan sonraki adımlar atılamaz.

Fettullah Gülen'in yeterince okulu vardır ve Türkiye'deki üniversiteler onun okulu olmayacakladır. Amerika'da yaşayan bu insan bunu bilmek zorundadır.

Okumak Türkiye'de herkesin hakkıdır; ama Türkiye Cumhuriyeti'nin temel mantığını kabullenmiş herkesin, başka kimsenin değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu temel kaidelerine karşı gelen, şeriatın kurallarını benimsemiş bir eğitim düşünülemez. Üniversitelerde türbana karşı değiliz sadece türbanın şeriatın adımı olmasına karşıyız ve Türkiye'de türban siyaseten bu amaç için kullanılmaktadır.

Neyse ki ben hala türban yasasının kabul edilmeyeceği görüşünü taşıyorum. Anayasa Mahkemesi'ne ve türbanın yasallaşsa bile kabul edilmeyeceği görüşünü savunan Erdoğan TEZİÇ hocama güveniyorum.

Saygılar, umarım sinirimi bağışlarsınız değerli okuyucular.

Gökhan DAĞ

Hiç yorum yok:

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog