Yeni Sitemizde Yayındayız

Politika Dergisi Sayı 15

href="http://www.politikadergisi.com/sites/default/files/PD15.zip">Politika Dergisi Sayı 15'i İndirmek İçin Tıklayın.

 

20 Mart 2008 Perşembe

Siyaset Sahnesinde Demokrasi Oyunu

Ülkemizde gündem hızla değişmekte ve biz gündeme yetişemeden konular farklılaşmaktadır. Tıpkı dikiz aynasından arkadaki görüntüyü takip ederken, ön camda yeni bir görüntünün başlaması gibi. Sınır ötesi, türban, cumhurbaşkanlığı seçimi, anayasa değişikliği, Sosyal Sigortalar Güvenlik Yasa Tasarısı… İktidarından muhalefetine, medyadan halka kadar siyasetin içinde demokrasi ve onla bağlantılı politik kavramlar gündemimizi oluşturmaktadır.

Demokrasi üzerinden yapılan tartışmaların çoğunu AKP hükümetinin radikal kararları oluşturmaktadır. İktidar aldığı kararları; oy çoğunluğuna, merkezi ve yerel teşkilatlanmasına, ekonomik yardımcılarına ve kendi politikalarının ırkçı bir tonu olan MHP partisinden aldığı desteğe dayandırarak uygulamaya geçmektedir. Bugün siyasi elitler tarafından yazılmış bir senaryonun mağdur figüranlarını oynamaktayız. Başroldekiler ise kaprisli ve her dediğinin yapılmasından yana taraflar. Bu başroldekilerin de ilinde bir fotoğraf, adı “demokrasi” . Kim ne tarafından bakarsa ona göre bir yorum getiriyor. Demokrasiyi amaç olmaktan çıkarıp araç haline getiren hükümet belli ki Machiavelli’nin sözlerinden çok etkilenmiş. Hükümet ABD devlet yapımı bir prodüksiyon olarak verdiği kararlarla karşımıza çıktığında, belirli kesimlerin tepkisini üstüne çekiyor. Ancak kendini haklı çıkarma işini ise yine demokrasi üzerinden gerçekleştiriyor.

Türkiye devleti ve rejimi, Atatürk’ün ve Kemalist Kadro’nun Osmanlı madeninden çıkarıp usta işlemeleriyle yarattığı değerli bir parçadır. Bu değerli parça oluşturulurken bazen jakoben (tepeden indirmeci) tavırlarla halka demokrasiyi benimsetmeye çalışmışlardır. Ancak yüzyıllarca tebaa olan halk demokrasiyi ve onla bağlantılı kavramları tam anlamıyla özümseyememiştir. Orta yaşlarını yaşayan cumhuriyetimiz, hayatı boyunca hortlayan islamcı ruhla baş etmek zorunda kalmıştır. Bugün de adı AKP olarak değişen islamcı ruh, söylemlerini dinsel referanslardan alıntılarla gerçekleştiren ve kendini tek güç hissederek kararlarını kimseye danışmayan bir parti profili çizmiştir.

Siyasi kadronun çoğunu tek tip görünüş ekseninde toplarsanız alınan kararların ne kadar demokratik olacağı da tartışılır. İktidar aldığı kararları özgür ve demokratik düzen başlığı altında “laik düzeni yaralanmış, yoksullaşmış, kamusal alanları satılmış ve tüm halkını bir örtünün altına sokup bağlamaya çalışan bir ülke” yaratma politikaları zinciri şeklinde işlemiştir. AKP’nin ipe dizdiği bu kara boncuklar sonunda kendi boğazını da sıkmaya başlamış ve AKP’ye kapatma davası talebinde bulunulmuştur. İşte tam da bu nokta da bu eylemin demokrasiye aykırılığı tartışılmaktadır. Ancak unutulmamalı ki demokrasi bindiği dalı kesen bir rejimdir. Demokrasi kendini koyduğu yasaklardan var eder. Demokrasinin sınırları olmazsa, her politik karar verici kendini tamamen özgür hissederse ozaman demokrasi anlamını yitirir ve totaliter, diktatör veya faşist rejimlere dönüşebilir. Unutmayalım ki, Hitler de demokratik yolla başa geçen bir isimdir ancak yazdığı kanlı tarih onun unutulmasına asla izin vermeyecektir.

Bugün siyaset sahnesinde AKP’nin kapatılması istemi üzerine açılan dava, demokrasinin yargı yoluyla işlendiği bir piyestir. Bu piyesin demokrasi tarihimizde ve iktidarın geleceğinde sonun başlangıcı mı yoksa farklı bir siyasal düzenin ayak seslerinin yükselmesine mi neden olacağı akıllarda soru işaretlerine neden olmuştur. Bakalım bu fırtınalı okyanusta ülkemizin gemisi hangi rüzgârla hangi rotayı izleyecek…

Diren Köse

1 yorum:

Emrah Özdemir dedi ki...

İlk yazınız olmasına rağmen gayet başarılı bir yazı.
Tebrikler

Yazı Hakkındaki Yorumunuzu Bırakın

© Blogger Templates | Tech Blog